11 Kasım 2012 Pazar

Şu AN


 ‘An’lar, bazen saniyenin onlarca parçasından biri iken bazen de birkaç saniyeye yayılıverirler. Yaşadığının, hayatta olduğunun ayrımıdır her an. Bak şu ‘an’ ki okuma eyleminin farkında oluverdin. Anın içinde hapis olamıyor insan o yüzden yaşadığın her an sana özel değerini bil ve farkında yaşa hayatı yoksa bir sarhoştan ne farkın kalır.

Aslında geçmişte bize özel gelen, coşturan, hüzünlendiren, duygudan duyguya koşturan hatıraların geneli ‘an’lardan ibarettir. The Bridges of Madison County filmini kafamıza kazıyan Clint Eastwood’un esas kız Meryl Streep’in kasabasından ayrılırken o son bakışma anı değil mi ki?

Öyle ki anı’n ne kadar içindeysen, o kadar yaşıyorsun hayatı demek, o kadar genişletiyorsun zamanı demek. Yoksa senin bir an’ı ömre, bedel biçtiğin olmadı hiç? 


Sevgilerin Meşruiyeti


Sevgilerde devletler gibidir. İçişleri yalnız kendilerini alakadar etmeli, üçüncü kişilerce meşruiyet'ini bozacak herhangi bir müdahaleye kapalı sistemler olmalı. Yoksa ilişkinin bağımsızlığı yitirilmiş olur bir ölçüde.