‘An’lar, bazen
saniyenin onlarca parçasından biri iken bazen de birkaç saniyeye
yayılıverirler. Yaşadığının, hayatta olduğunun ayrımıdır her an. Bak şu ‘an’ ki
okuma eyleminin farkında oluverdin. Anın içinde hapis olamıyor insan o yüzden
yaşadığın her an sana özel değerini bil ve farkında yaşa hayatı yoksa bir
sarhoştan ne farkın kalır.
Aslında geçmişte bize özel gelen, coşturan, hüzünlendiren,
duygudan duyguya koşturan hatıraların geneli ‘an’lardan ibarettir. The Bridges
of Madison County filmini kafamıza kazıyan Clint Eastwood’un esas kız Meryl
Streep’in kasabasından ayrılırken o son bakışma anı değil mi ki?
Öyle ki anı’n ne kadar içindeysen, o kadar yaşıyorsun hayatı
demek, o kadar genişletiyorsun zamanı demek. Yoksa senin bir an’ı ömre, bedel biçtiğin
olmadı hiç?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder