Son sesi vermiştik oysa! Ne mutluyduk. Ne eğlenirdim, kaç
yaşındayımdır hiç tatmadığım kadar. Bilmez hiç bilmez, can yanar duymaz hiç
duymaz. Anlamı diye hayatın o kadar zamandır tüttürdüğüm onca sigaramın dumanı
gibi, elveda ya mahsus utangaç sabah yeni kalkmışlığın verdiği ürkeklikle geçti
zaman. Bir ben bir ben bilirim sabah boğazımdaki tadı. Hesap tutmadan doğru
oldum, beklide vasiyetti bu bana, omuzlarım kaldırmalıydı ki masumda değildim. Kaç
küfre yenilmiştin ki hayatta gülen bir yüz nasip ettin. Saf, duru, özlenmiş onca şey varmış hayatta.
Yaşamamışız ey azizim, olmayanı var etmişiz hayalimizde. Tut
ki geri geldi zaman aynı hatalara tutulacağını bile bile gark olacaksın. Ey kalbi
çürümüş insan yalan sözlere imanın ve itikat’ın hep tam.
Dokunmayı sevdiğin hayatlar da emrivakilere yer olmadı, oysa
çok istemiştim. Kelimelerde asmak istemezdin yüzünü, doğru gibi hiç olmamış
gibi. İlk güncesine mubahtı son günü gelişi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder