31 Ağustos 2014 Pazar

Ehli mi Sandın Hayatın? Değilim

Hiç olmadığımız biriydik
Gülüşlerimizdeki sahtelik
İçimdeki kapkara sadelik
Yok, bu biz değildik.
Niçin yalandık?
Hani göster elinde ne var, neyi kazandık?
Gelişi güzel beklerdik ölümü
Geçmezdi günler hep cepten yerdik
Hep bir selam borcumuz kalırdı
Bir türlü olur edemezdik
Yazık ki ne yazık!
Devran döner ben, biz, o, bu şekilde
Hangi safsataya inandık?
Hep bir olmamışlık vardı içimizde
Olmadı hep ham kaldık
Oysa o kadar çok istenirdi ki
Barışmak gelmişiyle geçmişiyle, hiç dönemeyecek gibi bir daha
Sanki hiç korkmamıştık
O öğleden sonra tek bir ağacın melteminde uyuya kalmıştık
Varımız ya da yoğumuz değildi fedaya gebe
Hiçbir şeyden vazgeçebilmiş miydik ki biz?
Gece veya gündüz, haftanın içi veya sonu değildi
Artık bizi ayıran
Başka bir yokluktu bu, hiç nasihati yokmuş dedemin bile
Ah be ah be bu yokluk, cepteki parasızlık değildi bu keder
Dibinde suyu kalmamıştı kuyunun
Ben bu yokluğun feryadını kime anlatayım da anlasın
Emek verip sarıldığım onca şeyde de kalmamış
Neyi neyle karıştırsam da, neyi nasıl etsem de bulsam devasını
Yaşanmışlık, onca enine boyuna
O da deva değil ki, kendin bile bilemedin ki, bilmezler ki
Nerden bilsinler ki, onca ayrın gayrın var onca gönül ehliyle
Bir türlü sığdıramadım kendimi, ehil değilim ehil!
Aldanıp dönerler işte böyle bezgin. 

24 Ağustos 2014 Pazar

Debdebe

Kaç sabrı sınamıştık da adam olamamıştık?
Üç beş yokluk mu elzem etmişti bu kederi?
Ne diye bolca dağıtmıştık sevgimizi de bize kalmamıştık?
Oysa başkalarının sığıntı düşüncelerini dinlemeyeli olmuştu baya
Günlerden sefa, aylardan bolluk
En geniş zamanlarım, sevdiğim eylüllerim geliyor
Ardı karanlık ya neyse
Bu eksik itikatla yarına güvenimin kalmadığı da oluyor
Dışarıdan bakınca bu karışıklık, içimdeki debdebelere gebe
Silkinmek lazım diye onca bağırırken etrafa aynı kalır bulmak kendini, komik
Hep böyle bir savaş ardı korku önü ümit 

Neşriyat

Elbette, maneviyatsızca kudururken geceler
Uslanmayacaksın bilirim, neyin zannı beyaz elbisene vuran gölge?
En doğru muhakemeni en son ne zaman yaptın da
Dosdoğruyum dersin
O ise eğri büğrü, yoktur tövbe tastamamım

Kaç yoksunluk çektim, neyde eksiktim bende bilmem

Böyle

Sığıntı fikirler erbabı
Tükenecek elbet yazın sıcaklığı
Yalnız kalmaların anlamlanacak
Kendine inanmamışlığın safsatası
Seni, bizi, etrafımızı yakan
Yaşanmış onca’ların kokusu etrafta, sıcak yaz gecelerinde
Tütsülenmiş hayaller dimağını yakarken
Unutmamışlık, sırılsıklamlık, delilik belki de
Sıyrılamadığın deliliğin, mükemmeliyetçiliğin belki de
Hangi hadsiz düşe kurban edilmiştik
Farklıydık, sıradanlığı etraflıca düşünürken
Ummazdık, bile bile inanırken onca geleceğe
Bir gün bir gün sığmadığımızda
Oysa eşe dosta da haber etmiştik,

İnanırken buluveriyor insan işte kendini böyle.