19 Mart 2013 Salı

Müktesebat


Kemal’in Füsunda, Mümtaz’ın Nuran da, Raif efendi’nin Maria Puder de Gördükleri kadar gerçek ve kesif miydi ki benim sende gördüklerim? 

Yoksa fotoğraf çekilirken masuscuktan da olsa gülme alışkanlığımızın bir türevimi yaşadıklarımız. Yani zorunda gibi davranma alışkanlığımız.

Bizler birçok alışkanlığımızı doğuştan kucağımıza atılmış buluruz, geri kalanları ise kendi çapımız esasında geçmişimizden deneyimleriz.

Peki, ben bu en temel ihtiyacımı doğuştan mı bulmuştum yoksa kendim mi deneyimlemiştim. Çok düşünmeye gerek yok yüzde olarak çok büyük bir kısmını binlerce yıllık bir medeniyetin bilgeliği vermişti bana.  

Peki, durum bundan ibaretken biz hala hangi hareketlerimizi kendi öz irademize dayanarak yapıyoruz. O kadar az ki! Biz genelde anlık ihtiyaçlarımızı anlık kararlarımızla öz irademize dayandırırız. Evlenmek, çocuk sahibi olmak, sabah, öğlen, akşam olmak üzere 3 öğün yemek yemek ya da sonsuzluğa uğurladığımız sevdiklerimizin ardından ağıt yakmak ve daha binlerce alışkanlığımızın kökeninde geçmiş milyonlarca insanın hatırası ve parmağı var. O vakit demeyin ki bana tam anlamıyla özgürüz. Biz işlediğimiz günahlarımızda bile geçmişin ürünüyüz, geçmişi tekrarlıyoruz.

Bak aşkla başladığım cümlemi özgürlükle bitirdim ne ironik değil mi?  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder