Kemal’in Füsunda, Mümtaz’ın Nuran da, Raif efendi’nin Maria
Puder de Gördükleri kadar gerçek ve kesif miydi ki benim sende
gördüklerim?
Yoksa fotoğraf çekilirken masuscuktan da olsa gülme
alışkanlığımızın bir türevimi yaşadıklarımız. Yani zorunda gibi davranma
alışkanlığımız.
Bizler birçok alışkanlığımızı doğuştan kucağımıza atılmış
buluruz, geri kalanları ise kendi çapımız esasında geçmişimizden deneyimleriz.
Peki, ben bu en temel ihtiyacımı doğuştan mı bulmuştum yoksa
kendim mi deneyimlemiştim. Çok düşünmeye gerek yok yüzde olarak çok büyük bir
kısmını binlerce yıllık bir medeniyetin bilgeliği vermişti bana.
Peki, durum bundan ibaretken biz hala hangi hareketlerimizi
kendi öz irademize dayanarak yapıyoruz. O kadar az ki! Biz genelde anlık
ihtiyaçlarımızı anlık kararlarımızla öz irademize dayandırırız. Evlenmek, çocuk
sahibi olmak, sabah, öğlen, akşam olmak üzere 3 öğün yemek yemek ya da
sonsuzluğa uğurladığımız sevdiklerimizin ardından ağıt yakmak ve daha binlerce
alışkanlığımızın kökeninde geçmiş milyonlarca insanın hatırası ve parmağı var. O
vakit demeyin ki bana tam anlamıyla özgürüz. Biz işlediğimiz günahlarımızda
bile geçmişin ürünüyüz, geçmişi tekrarlıyoruz.
Bak aşkla başladığım cümlemi özgürlükle bitirdim ne ironik değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder