2 Ağustos 2015 Pazar

Ütopyam

Aydın ovasına bakan son yamacın ve yolun sağ tarafına. Süryanilerin taş evlerine benzeyecek, kendi bölge kültürüme devrim yapmanın ötesinde güzele olan tutkum bu ütopya. Bol misafirli güzel bir ev evet hayalim bu 10-15 senelik hayalimi buna göre şekillendireceğim. Kendi kültürümü ve doğduğum bölgeyi seven biri olarak yemyeşil bir bahçe içinde sonsuzluğun simgesi sağa sola serpiştirilmiş dekoratif zeytin ağaçları. Evimin ikinci katında aydın ovasına selam veren genişçe bir balkon balkonun üstünü unutur muyum hiç balkonumun üstünü yoğun şekilde saran asma ağacım. Detaylarını ayrıntılı şekilde ne kadar beynime işlemeye devam etsem de her düşüncemi kolayca kelimelere dökemiyorum. Ey blog sakinlerim inşallah bir gün sizleri de bekleyeceğim.

Son dönemde şehir hayatından kaçan onca insanın belgeselini izledim. Köy hayatını tatmış biri olarak mantıklı buluyorum. İçinde bulunduğumuz düzende hayatımızdan çok büyük bir parçayı, emeğimizi, zamanımızı, sağlığımızı ve daha neler neleri sırf hayatımızı daha güzel yaşamak, daha çok biriktirebilmek, daha çok şey satın alabilmek adına devlete veya özel sektöre kiralıyoruz.  En özel anlarda özel bulduğumuz kişilerin yanında olamıyoruz. Her işin zorluğu ve tatmini kişiye göre değişir ki zaten insanoğlu olarak elimizde olmayana duyduğumuz yakıcı özlemi ve elde etmenin verdiği tatminin ardından marjinal faydasını giderek yitiren heveslerimiz. Bunlarda var evet belki hayalimi gerçekleştirsem bende kazanmanın verdiği buhrana mağlup olacağım. Fakat tutkuları olan tutkularını daha hayal aşamasında yakıcı bir özlemle hayal edebilen biriyim.


Farklı yaşamak lazım azizim, çok dost bulup bol yaşamak gerek. Bir şeyler öğrenip bir şeyler öğretmek gerek en başta. Şehirlerde küçük evlerde özgürlüğü tadamıyorum ben ama özgür olmam gerek yoksa anlamı yok. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder