Aydın ovasına bakan son yamacın ve yolun sağ tarafına. Süryanilerin
taş evlerine benzeyecek, kendi bölge kültürüme devrim yapmanın ötesinde güzele
olan tutkum bu ütopya. Bol misafirli güzel bir ev evet hayalim bu 10-15 senelik
hayalimi buna göre şekillendireceğim. Kendi kültürümü ve doğduğum bölgeyi seven
biri olarak yemyeşil bir bahçe içinde sonsuzluğun simgesi sağa sola
serpiştirilmiş dekoratif zeytin ağaçları. Evimin ikinci katında aydın ovasına selam
veren genişçe bir balkon balkonun üstünü unutur muyum hiç balkonumun üstünü
yoğun şekilde saran asma ağacım. Detaylarını ayrıntılı şekilde ne kadar beynime
işlemeye devam etsem de her düşüncemi kolayca kelimelere dökemiyorum. Ey blog
sakinlerim inşallah bir gün sizleri de bekleyeceğim.
Son dönemde şehir hayatından kaçan onca insanın belgeselini
izledim. Köy hayatını tatmış biri olarak mantıklı buluyorum. İçinde bulunduğumuz
düzende hayatımızdan çok büyük bir parçayı, emeğimizi, zamanımızı, sağlığımızı
ve daha neler neleri sırf hayatımızı daha güzel yaşamak, daha çok
biriktirebilmek, daha çok şey satın alabilmek adına devlete veya özel sektöre
kiralıyoruz. En özel anlarda özel
bulduğumuz kişilerin yanında olamıyoruz. Her işin zorluğu ve tatmini kişiye
göre değişir ki zaten insanoğlu olarak elimizde olmayana duyduğumuz yakıcı
özlemi ve elde etmenin verdiği tatminin ardından marjinal faydasını giderek
yitiren heveslerimiz. Bunlarda var evet belki hayalimi gerçekleştirsem bende
kazanmanın verdiği buhrana mağlup olacağım. Fakat tutkuları olan tutkularını
daha hayal aşamasında yakıcı bir özlemle hayal edebilen biriyim.
Farklı yaşamak lazım azizim, çok dost bulup bol yaşamak
gerek. Bir şeyler öğrenip bir şeyler öğretmek gerek en başta. Şehirlerde küçük
evlerde özgürlüğü tadamıyorum ben ama özgür olmam gerek yoksa anlamı yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder