18 Şubat 2013 Pazartesi

My Left Foot ( Sol Ayağım )


Doğuştan beyin felci geçiren Christy Brown’un hikâyesini hem kitabıyla hem de filmiyle harmanlayıp duygularıma damıttım. Bu kadar olumsuzluğa rağmen hayattan yılmayan bu insan kendimden utanmamı sağladı da denebilir. Şükür ki her uzvumuz yerinde fakat ne yazık ki değerini bilmiyoruz.

Kahramanımız daha çocukluğundan itibaren sadece kullanamadığı uzuvları ile değil fakirlik ve başkaları tarafından anlaşılamamanın verdiği üzüntülerle de savaşmaktaydı. Aslında bu hikâyeyi görerek, okuyarak, hatta gerçek olduğunu bilerek hikâyenin içine kolaylıkla girebilirsiniz fakat dikkat edin bu süreç sancılı geçecektir. Kahramanın yerine kendinizi koyunca, verdiği tepkilerin, çocukluğuna dair bütün sancılarının az bile olduğunu biz olsaydık çok daha fazla tepkiler verirdik diye geçirmiyor değiliz içimizden.

Peki ya annesinin sıcaklığı, 23 çocuğunun arasında Christy’e ayırdığı zaman, verdiği değer ve Christy’nin etrafındaki yüreği geniş insanlar dünyaya dair umudumuzu daha bir sıcak tutmuyor mu Sizce de? Bunun dışında daha çocukluktan itibaren her şeyi kahramanız ile birlikte öğrenip aslında bizim kolayca yapabildiğimiz, kıymetini bilmediğimiz hareketlerin ne kadar şükredilesi olduğunu öğrenmedik mi?

Çok duyduğumuz şehir efsanelerinden biridir; bir uzvun eksikliği, diğer duyu organlarını pozitif yönde geliştirirmiş ya! Doğru olmalı bu görüş çünkü kahramanımızın sıkıntılarından, acılarından uzaklaşmasını sağlayan resimleri veya yazıları diğer uzuvlarının aksine öle gelişir ki sol ayağıyla sadece İrlanda değil dünya çapında tanınan bir yazar haline dönüşür. 

Kahramanımızın yaşadığı tek taraflı aşklar, başkalarının kendisine karşı duyduğu acıma hissini hissedebilmesi, hatta uçakla tedavi için Fransa’ya giderken kendisinden daha vahim durumda olan insanlara bakarak şükretmesi. İşte tüm bunlar bize, engelli insanların bizden tek farkının uzuvları olmadığı, gerçek farkın bizim basmakalıp düşüncelerimizden sıyrılmamamız olduğu gerçeğini öğretiyor bize.

Fakat şunu da söylemeden geçersem tarafsızlığım zedelenir. 23 çocuklu bir ailenin merkezinde olmak, aynı zamanda sol ayağıyla normal insanların yapmakta zorlandığı resimleri yapıp, fikirlerini kâğıda dökebilmesi sonucu tanınması süreci, kahramanımız aleyhinde fazlasıyla hoş görülebilir bir pozitif ayrımcılığa işarettir. Fakat her durumda Sezar’ın hakkı Sezar da kalmalı. Bu açıdan bu açıklamayı yapmak istedim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder