23 Ekim 2012 Salı

aidiyet


Uzun yıllar içimde hissedemediğim kavramdı aidiyet. Ne doğduğum topraklar benimdi, bendi ne de yaşadığım gurbet, insan bastığı toprağı yaşamak ister. Köhneleşmek, çürümek yerine her adım atışında mutluluğun tadını çıkarabileceği topraklarda yaşamak ister. Bulamamıştım işte ben gerçek yurdumu iki şehrin arasında sıkışıp kalmıştım. Sonradan fark ettim ki aidiyet sorunum, sevgi sorunummuş bambaşka bir şehirden bambaşka bir insanı tanıyınca yaşadığım gurbet sıcacık oluverdi.

Peki, hakikatten bu muydu tüm cevap? Bir sevgi mi ait kılı vermişti beni, yabancı bir toprağa? Kim bilir?

Bende bilemedim işte belki de göze en hoş gelen cevabı kendime yaren edindim. Beklide hayatın sistematiğiydi bu. Sanırım hayatın çarkçıbaşı sına sormak gerek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder