Sanata olan düşkünlüğüm ve birçok kademesinde olma isteğim
boşuna değil. Ben ülkelerin gelişmişliğinin bile üçlü saç ayağına bağlı
olduğunu düşünmekteyim. Sanat, bilim, kültür bu üçlü saç ayağının birinin
eksikliği veya az gelişmişliği diğerlerini de aşağıya çekecektir.
Sanatın en çokta duyusal alanına yeteneğimin olmasını
istedim hep, belki yetiştirilme şeklimden belki de farklı sebeplerden ötürü bir
türlü becerim gelişmedi. Sesim kötüdür dayanamazsınız, herhangi bir enstrüman yakınlığım
daha doğrusu yeteneğimin olmadığı kanısı da taşıdım hep içimde.
Oysa çok isterdim farklı kültürlerin müziğini Anadolu
müziğine harmanlamayı, öyle eksik ki 2000’lerin Türk müziğinde bu durum. Hayatın
birçok alanında yaşadığımız yozlaşma kütürde, müziğimizde kendine fazlasıyla
yer buldu. Ey bizim güzel müzisyenlerimiz Amerikanvari içi boş klipleriniz,
anlamdan kültürümüzden iz taşımayan müzikleriniz bizim damak tadımız olamaz. Unutulacaksınız,
inşallah ki tez zamanda
Evrenselliği yerelselliğin potasında eriten tam benlik onca
müzisyenimiz vardı oysa Barış Manço, Erkin Koray, Cem Karaca, Selda Bağcan,
Moğollar ve daha niceleri. İnanın şuan ki dünya müzik kültürünün bile birkaç gömlek
üstünü bizden birileri bizim ezgilerimizle yine bize anlattılar. Ne kadar da
şanslıydık! Geçen gün Okan Bayülgen’in Cem Karaca’nın sesinin Rock müziğini nasıl
bizleştirdiğine ve nasıl kültürümüze tabi kıldığına dair konuşurken hissettim
bir kez daha yalnız olmadığımı. Yukarıda isimlerini saydığım ve sayamadığım
için üzüldüğüm diğer bir avuç büyük insanın kendi dönemlerinin en iyi Psychedelic
Rock örneklerini verdiklerini duyar olmadık mı şu ara?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder