Bir şeyler olmayı umarak yontuyoruz hayatı, sadece doktor,
mühendis değil. İyi bir eş, otoriter bir bürokrat, saygın bir iş adamı ve
dahası
Biçilen rollerimiz var, bizim adımıza toplumun zorunlu
kıldığı bir elbise. Hatta kendi kendimize ördüğümüz duvarlarımız. Sorarım size
mutlu muyuz?
Peki ya ne yapmalıyız diye sorar oldunuz, duyar gibiyim. Ne soruyorsunuz
a dostlar bendemi kalıplar sunayım size. Ne bir diyetisyenim ne de bir öğretmen
neyi neyle karıştıracağınızı, nasıl edeceğinizi öngöremem.
Hayat matematik değil, en büyük yanılgımız budur zannımca. Sosyal
bilimlerde her zaman bir ile biri toplarsanız iki etmez. Ya da daha anlaşılır
şekilde bizler aynı durumlar karşısında her zaman aynı tepkileri vermeyiz. Oysa
yaşam döngümüzde insanlar diğer insanlardan bir şeyler öğrenmeyi ve
hayatlarında gidilecek yolları tasvir etmelerini beklerler. Çünkü kendilerinden
önce bireysel deneyimler sonucu birikmiş bir bilgi demeti mevcut, ortak akıl bu
deneyimlerden faydalanarak daha ileriye gitmeyi en azından doğruları bulmayı
bize daha çocukken dikte etti. Fizik için geçerli olabilir bu durum, bilgiyi,
teknolojiyi biriktirerek daha da genişletebilirsiniz.
Fakat sosyal bilimlerde ortak akıldan, kültürden v.s.
edindiğimiz birçok hal ve hareket sadece göz aşinalığı, alışkanlık veya
toplumun bizlere biçtiği rollerden oluşur. İyi bir oyuncu değilseniz deli,
çılgın, anarşist olarak adlandırılabilirsiniz.
Aşırılığı, anarşistliği benim bünyem kaldırmıyor. Ben sadece
özgün olmaktan yanayım, belki de bana da bu dikte edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder